27 Ekim 2010 Çarşamba

Kitap mimi...yaşasın kitaplar...

Kisd arkadaşımız çok güzel bir konuya değinmiş.Beni mimleyen olmadı ama yazmak istedim .Kitap konusunda engel tanımam çorbada benimde tuzum bulunsun.

1. Boncuğunuza kitap seçerken en çok önem verdiğiniz kriterler neler?
Yanlış mesajlar vermemesine dikkat ediyorum,şimdilik hayali nesnelerin olduğu kitapları almıyorum,tavsiyeleri inceliyorum,kitabı elime alıyor bakıyorum bizim minik ilgilenir mi diye şimdiye kadar başarısız olmadım bu konuda...resimleri ilgi çeken bol renkli ve yırtımaya dayanıklı olması iyi oluyor çünkü bizim evin yeni trendi kitap yırtmak oldu nedense...tekerlemeli kitaplar özellikle sıkıntılı günlerde iyi oluyor dans ettiriyor bizi...

2. Bir kitabın kapak tasarımı sizi cezbeder mi?
Hayır çok fazla değil doğrusu.Özellikle kapağı güzel hemen alayım diye atlamıyorum içi daha önemli.Gerçi yaş itibariyle büyük çocukların ilgisini çekebilir kapak...

3. Çocuk kitaplarının didaktik yaklaşımlarını nasıl buluyorsunuz?
Eğlendirirken öğreten sıkıcı olmayan kitapları seviyoruz biz...kitap okutması ,elinde oynaması bile bu yaş itibariyle yeterli geliyor bana...ama eğlencenin içine saklanan öğretmeyede hayır diyemem doğrusu...

4. Çocuk kitaplarındaki resimler nasıl olmalı sizce? Hikayesini beğendiğiniz bir kitabı ilüstrasyonlarından dolayı almamazlık ediyor musunuz veya tam tersi oluyor mu? Hikayesi uyduruk olan bir kitabı grafiklerine aşık olarak aldığınız oldu mu? Grafiklerde aradığınız temel özellikler var mı? Varsa nedir?

Görsellik önemli ama fazla kafa karıştırıcı uçuk kaçık olmayan resimliler daha hoş gibi geliyor bana...Ayşe Ada'nın ilgini gerçek ya da gerçeğe daha yakın  resimli kitaplar daha çok çekiyor.Bende o şekilde almaya çalışıyorum.

5. Çocuğunuzun şu anda en çok sevdiği 3 kitap hangileri? Bu kitapların bir ortak yönü var mı?
-Tübitak kitaplarını genelde çok seviyoruz ama favorimiz-GÖLDE-hele ki o büyük balığın ortaya çıktığı ve kurbağanın sineği yuttuğu sayfalar süper....

-Aç tırtıl bu kitabımız ingilizce ama bayılıyoruz doğrusu...parmaklarını deliklere sokarak anlatıyor kendi dilince bir şeyler...bende çok beğeniyorum bu kitabı işte bence eğlendirirken öğretiyor bence...

-Neden annemi-babamı  çok seviyorum mikado yayınlarının bu kitaplarını tekrar tekrar okutturuyor.İçindeki hayvanları gösteriyor ve bildiklerinin seslerini çıkarıyor.Zaten bence hayvanlardan dolayı seviyor bu kitabı...


Bu soruyu büyük kızım içinde cevaplamak istiyorum.Onun son dönem favorisi Enid Blyton İkizler Okulda serisi...yatılı okulda geçen 8 kitaplık bir seri bayılarak okuyor.Açıkcası onun kitaplarına ben karar vermiyorum tabi , artık 12 yaşında ama yönlendirme yapıyorum ,öğretmenlerinden faydalanıyoruz ,tavsiye alıyoruz . o kalın kitapların hepsini beni okumam mümkün değil çünkü...Dikkatimi çeken şu ki arkadaşlarından ve gazetede televizyonda gördüğü kitaplardan etkilenip almak istiyor hemen...
6. Bir çocuk kitabı yazsanız hangi temayı işlemeyi düşünürdünüz, ya da temasız öylesine bir masal mı uydururdunuz?
Bir kitap yazabilir miyim bilmem ama herhalde sevgiyi tema olarak alırdım.Sevgi üzerine çeşitlemeler...yavrularımızın en çok ihtiyaç duyduğu duygu...öğretici olmadan ,karşılık beklemeden sevgiyi anlatırdım...bir annenin çocuğuna olan sevgisini...
Evet  benden bu kadar blog dünyasında çok yeni olarak mimlenmeden ilk kez yazı yazdım ve yazmak isteyen herkesi mimliyorum....sevgiler göndererek....






25 Ekim 2010 Pazartesi

ÇEKİLİŞ VAAAAARRRRR!!!!

Bu kampanyaya kayıtsız kalamadım doğrusu
sizlerde katılmak isterseniz    BUYRUN

Güzel bir günbatımı değil mi...

22 Ekim 2010 Cuma

MİNİ KUTLAMA 1 YAŞ

Akşam çekirdek aile önce güzel yemek yedik sonra pastamızla kutlamamızı yaptık.
Nice yıllara benim tatlı meleğim....



21 Ekim 2010 Perşembe

21.EKİM.2010 DOĞUM GÜNÜ :)))

Tam bir yıl oldu.Nasıl geçti hiç fikrim yok çok hızlı mı yavaş mı bilmiyorum...bildiğim tek şey çok güzel ,zevkli ve harikaydı...
Sabah  6 da hayat başladı ve doğduğu saat olan 9 da minik bir kamera çekimi yaptım foto çektim.Şimdi uyuyor bende bunu yazıyorum.
Akşam kendi aramızda çekirdek aile olarak doğum günü kutlayacağız.Esas parti 30 ekimde istanbulda...
hadi bakalım hayırlısı...
                                                         yaşasın 1 yaşındayım artık.....
ANNEME....
365 gündür yeni anneyim ben annecim,sen ise 35 yıldır...

Sen 35 yıldır hatalarımla sevdin beni bense 365 gündür henüz hayata merhaba diyen bir yüreğe aşığım.Sana şimdi ,asıl şimdi daha büyük sevgi duyuyorum.

Bize bakmak için ne fedakarlıklar ettiğini biliyorum.Sen nasıl yaptın,sen ne güçlü kadınsın,sana ne kadar minnettarım bunları anlatamam ama sana sadece söz verebilirim.

Kızlarıma iyi bakmak için elimden gelenden daha fazlasını yapacağım.Senin bize verebildiklerinden daha fazlasını vermeye çalışacağım.Artık her şeyim onlar,her günüm,her sözüm,her işim...rüyalarım,hayallerim...

İyi bir eğitim,mutlu bir yaşam,iyi bir yürek verebilmek için onlara ,en azından temellerini atabilmek için çalışacağım.Söz veriyorum sana en az senin kadar iyi bir anne olabilmek için uğraşacağım...

Neye mi güveniyorum.Önce eşime sonra arkamdaki,yanımdaki,iyi bir anne olmak için çabalayan
bilgiyi ,tecrübeyi ,hayatı paylaştığım ,dünyanın her köşesindeki annelere...

19 Ekim 2010 Salı

İYİ Kİ ANNEYİM :))))


Ben anne olmasaydım eğer..

Topuksuz ayakkabılarla da şık olunabileceğini bilmeyecektim.

Hamileliğim esnasında 80'li kilolara kadar çıkıp kendi çapımda ilk defa bir alanda rekorumu kıramayacaktım.

O küçücük ellerle renkli kartonlardan yapılmış bir kâğıt parçasının bu kadar değerli olabileceğini öğrenemeyecektim.

Kan yapsın diye danadili haşlayıp üzerine yumurta kırıp ağzının tadına da uysun diye çikolatalı pudingle karıştırmak gibi yaratıcılığın sınırlarını zorlayan tarifler keşfedemeyecektim hiç.

Su almak için elimde kumanda ile buzdolabını açtığımda kumandayı buzdolabına koyacak kadar ya da evden çıkarken telsiz telefonu çantama atacak kadar kendimden geçmeyecektim.

Birinin canı yandığında ötekinin bu acıyı hissedebilmesinin sadece ikiz kardeşlerde olduğunu sanacaktım.

Sabahın köründe gözü kapalı mutfağa kadar gidip, süt ısıtıp yine gözü kapalı dönme yeteneğini kazanamayacaktım.

Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak için insanüstü bir uğraşa asla girmeyecektim.

Bir insanın gaz çıkarması beni bu kadar mutlu edemeyecekti.

Büyüdüğünde arkadaşlarınla birlikte partilerde Süper Anne olarak eğlenmeyi hayal edemeyecektim.

Babanla belki daha az kavga edecek ama sevginin evlat denilen başka bir boyutuna giremeyecektik.

Sevginin böylesine karşılıksız olanını hiç tadamayacaktım.

Telaşsız sevişmenin hayalini kuramayacaktım.

Annemi bu kadar çok sevdiğimi anlamayacaktım.

Annesinden zorla ayırdılar diye "Uçan Fil Dumbo!" çizgi filminde böğürerek ağlamayacaktım.

Geceleri kesintisiz uyuyacak, hafta sonunda sabahları istediğim saatte kalkacaktım ama uyandığımda yanağıma konmuş minik ellerin sıcaklığı ısıtmayacaktı yüreğimi.

Çantamda sürekli bisküvi, ıslak mendil, bir adet oyuncak, düşer bir yerin kanar diye ayıcıklı yara bandı taşımayacaktım.

Acıyı geçiren öpücüğün gücüne inanmayacaktım.

38,5 derece ateş beni de yakıp kavurmayacaktı.

Yağmur sonrası çamurlu sularda zıplamanın keyfine varamayacak, sen bir lokma daha fazla yiyesin diye kalabalığın ortasında kafamda peçete dansı yapmayacaktım.

Sen olmasaydın eğer yaşamın karmaşıklığını unutup tekrar basit yaşamayı öğrenemeyecektim.

Sen olmasaydın eğer ben asla "anne" olmayacaktım.

Bir çocuk doğduğu anda, bir anne doğarmış...

Çok beğendim bu yazıyı bir yerlerde rastlamış okumuşsunuzdur belki...
   anneliği ne de güzel anlatıyor değil mi ?

15 Ekim 2010 Cuma

Ayşe Ada 11. ay

Yalova'ya Rizom Otele gittik biraz dinlenme biraz tatil iyi oldu....
Ramazan olduğu için genelde evdeyiz.Artık 7 dişi oldu minik kuşun...
yeni yerler keşfediyor ....

anneanne torunlarıyla....

ramazan bayramı...

bol bol oynuyorum....

biraz uğraşsam girerim içine.....

yürüme çalışmaları hız kazandı....

bir sürü değişiklik oldu bu ay daha çok büyüdü kızım
artık oturmak istemiyor elimizden tutacak yürüyecek.
giydirirken yardımcı oluyor kolunu uzatıyor çekiyor.
mama,dede,anne,baba,gel,gitti,bitti,düştü....söylüyor.
birşey isteyince getiriyor,ver deyince veriyor


13 Ekim 2010 Çarşamba

Ayşe Ada İle Değişenler.....

Kızımın aramıza katılmasıyla hayatımızda birçok değişiklik oldu.

Öncelikle gezmeye gidişlerimiz kısıtlandı bir süre...daha sonra yarı normale döndü uyku saati mama saati çerçevesinde...

Televizyonumuz kapandı sadece bilgi yarışması ve milli maçları seyrediyoruz seyredebilirsek...

Plastikler hayatımızdan çıkmaya başladı ki bunu ayrı bir postta ayrıntılıycam...

Evin içinde daimi bir gürültü ve hareket...

Bol bol oyuncak...

Organik besinlere geçiş...

Çiftlikle tanışma...

Araştıran daha çok okuyan bir anne , ne nasıl olmalı...

Taze sütten yoğurt tereyağ yapımı...

Temizlik maddelerinde değişim soda,karbonat.sirke ve limona geçtik.

Her türlü paketlenmiş hazır gıdayı hayatımızdan çıkarmaya çalışıyoruz.

Tuzu hayatımızdan çıkardık gibi...minimum...kullandığımızda da işlenmemiş olanı tercih ediyoruz.

Esmer şeker kullanıyorum ki çay ve kahveyi şekersiz içiyoruz.

Tam buğday ekmeği tüketiyoruz.

Ve daha aklıma gelmeyen niceleri...bunların bir çoğunu yapıyorduk zaten ama Ayşe Adayla beraber hız kazandı...


10 Ekim 2010 Pazar

Çocuk Öncesi ve Çocuk Sonrası Hayatım :)))

Çocuk öncesi-ÇÖ-ve çocuk sonrası-ÇS-olarak tanımladığım lükslerim.
Cumartesi veya Pazar sabahı
ÇÖ-Gazeteler öğleye kadar içinde yuvarlanılan yatakta okunur.Güzel mekanlardan birinde kahvaltı,sonra vur kendini istediğin yere,çarşı pazar dolaş,kitapçılarda saatlerce,saatlerce gez.Ayda bir termal keyfi.....
ÇS-Eğer çocuk bugün 6.30 da değilde 8 gibi uyanırsa güzel olur.Biraz dinlenmiş olurum.8.30 hatta 9 olursa bu bana 6 ay yeter...sadece 1 kez oldu.
Alışveriş&Market
ÇÖ-Bütün raf araları gezilir,tüm test parfümleri koklanır.Değişik peynirler,bolca şarküteri tüketilir.Alışveriş arası kahve içilir.Dilediğiniz kadar kıyafet denenir.
ÇS-Akşam eş gelir siz çocukla hazırsınızdır hemen koştur koştur markete gidilir elinizdeki listeye göre raflar dolaşılır hemen gerekenler sepete atılır.Bol bol bez,ıslak mendil,minik yoğurt...Yanınızda biri varsa alelacele kıyafet beğenilir denemeden alınır..olmazsa değiştirilir.
Sinema
ÇÖ-''Ay buna mı gitsek bu perşembe buna mı?''diyecek lüksünüz vardır.Seçemediğinizde haftanın başka günü diğerine gidersiniz.Zaman sadece sizindir.
ÇS-Çocuk 10 aylık olmuştur kitaplarını okuduğunuz filmler sırayla vizyona girer,siz sadece afişlere bakarsınız.Olsun DVD var.Hemen istediğiniz filmi kiralar ya da alırsınız.Ama asıl sorun zaman yaratmak...olsun kiralarken izleyebilecek gibi yapmak bile süper hissettiriyor insanı...
Tabi izleyemeden geri verme duygusundan hiç bahsetmiyeceğim.Gerek yok.Yaşadıkça göreceksiniz zaten.
Kuaför
ÇÖ-Dilediğiniz zaman dilediğiniz şekle sokarsınız kendinizi..Tüm günü kuaförde geçirebilir,masaja gidersiniz.
ÇS-Saçınızı boyatabilmeyi bırakın kestirebilmek bile büyük bir lükstür.Annem az koşmadı peşimden bari ben keseyim diye...
Arkadaşlar
ÇÖ-Saatlerce konuşabilir,kahkaha atabilir,evde dans bile edebilirsiniz.Gecenin ikisinde dürüm yemek için taaa uzaklara gidebilir,Pazar sabahını Eyüp cami gibi muhteşem yerlerde geçirebilirsiniz.Konser,açık hava,piknik...saymıyorum bile...
ÇS-Saatlerce konuşmak mı? Böyle bir zamanınız yok artık.Evde bırakın dansı eksi desibelde konuşmaya başlandı.Hep derler çocuk doğduğunda şekerim açacaksın radyoyu ki gürültüye alışsın....palavra,palavra,palavra...
Olmuyor kardeşim bebiş nasıl isterse öyle uyuyor,Tamam radyoyla uyuyor ama,bastığınız yerden çıkan gıccrt sesiyle....veya kapı zili muhteşem başarılı....
Komşular
ÇÖ-Arka balkonun baktığı bahçedeki sesler evinize dolar.Diğer evlerden gelen müzik sesiyle sizde coşarsınız.Ne içerde tatlı bir bebiş vardır düşüneceğiniz ne de uykusuz gözleriniz...
ÇS-Gecenin ikisinde konuşan yan komşu bile sizi huzursuz eder.Camlar kapılar kapalı tutulur ki dışardan gelen ses minimuma insin...komşularla kahve içmek artık hayallerde...
 Benim aklıma gelenler bunlar valla...
Bu arada çocuk büyüdükçe kendimize ayıracak zaman artacak di mi diye merak edenlere...
İşte cevabım;
Dört -beş yıl daha...bekleyiniz.
Gece uyanmaların yerini gündüz artan enerji ,alt temizlemenin yerini popo silme,ellerinizle beslemenin yerini yemesi için yalvarmanız alacak.Ayrıca park sefaları,oyun grupları....
Çok korkmadınız değil mi
Bütün bunlara rağmen annelik çok keyifli....

5 Ekim 2010 Salı

Alışveriş :))))

Nihayet alabildim.Dün akşam işimiz vardı çarşıdaydık,inmişken hemen almak istediğim tencere ve tava için daldım Esse'ye ...Kampanyada vardı 1 alana bir bedava...iyi oldu...böylece zararlı teflonlardan kurtulduk...
İşte aldıklarım...
ve diğer istediğim çelik termoslar dışarı çıkarken su doldurmaya...

termoslarda ucuzlamış tanesi 15
ihtiyacı olanlar kaçırmasın bence...